Yaşam

Romantik politik albümün son şarkısı: Wish Stone

Fragmanıyla dikkat çeken ‘Dilek Taşı’ ilk bölümüyle ekranlara geldi. 12 Eylül sonrası değişen hayatları konu alan ve ‘Yeni Hatırla Sevgili’ olarak anılan dizi, fragmanda personel hareketinin hoş olmayan bir şekilde yansıtılmasıyla da tepki çekti.

YAKIN SİYASİ TARİH TELEVİZYON DİZİLERİ VEYA REKORLARA KATILIN

Altan Dönmez’in yönettiği diziye geçmeden önce, ‘Dilek Taşı’nın son dönem siyasi dönem dizilerimiz içindeki konumu hakkında birkaç şey söyleyip özet geçmekte fayda var.

Bir zamanlar vardı, bir zamanlar yoktu! Milenyum ülkeye büyük umutlarla geldi. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de mantıksız bir coşku vardı ve bu duygular dönemin dizilerine de yansıdı. Karakterler milenyumun neler getireceğinden bahsediyordu. Milenyuma 1999’u 2000’e bağlayan gece girdik, hiçbir şey değişmedi, daha doğrusu değişmedi demek yanlış olur. Değişti ama bu değişim beklediğimiz yönde olmadı. Bildiğiniz gibi 12 Eylül Darbesi aynı zamanda 24 Ocak Darbesiydi. Çünkü 1980’lerin başında alınan bu kararlar ülke ekonomisini serbest piyasaya entegre etmeyi planlıyordu ve bunun için de mevcut devlet ve toplumsal yapının tasfiye edilmesi gerekiyordu. 12 Eylül böyle geldi. Milenyum darbe getirmedi ama 2001 krizi tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de değişikliklere yol açtı. AK Parti, Kasım 2002’de tek başına hükümet kurarak yavaş yavaş tüm siyasi atmosferi tekeline alacağı bir sürece dahil oldu.

Milenyum Türkiye’ye yeni bir dizi getirdi. Çağan Irmak’ın aşk romanının temel taşlarından biri olarak kabul edilen ve yönetmenin duygusal politik üslubunun dönemin anlatımıyla bir araya gelmesiyle şekillenen dizi, 12 Eylül’e kadar geçen süreci anlatıyor. Senaryosu Fikret Bekler ve onun hayatını konu alan ‘Çemberinde Gül Oya’ Grup, bir konak etrafında şekillendi ve bu konakta yaşayan mütevazı ailelerin siyasetle olan bağlarına odaklandı. Hatta toplum aşırı politize olduğu için siyaset bu ailelerin hayatlarına zorla sızıyordu. Devrimci Mehmet ile duyarlı Yurdanur’un aşkını konu alan dizi oldukça ilgi gördü ve toplumsal bir olaya dönüştü.

‘Çevremdeki Gül Danteli’

Çok geçmeden ‘Hatırla Sevgili’ yayınlandı. ‘Dilek Taşı’ fragmanını izledikten sonra izleyicilerin aklına gelen ilk şey yapım oldu. 2006-2008 yılları arasında yayınlanan dizi, ülke siyasi tarihinin en hareketli dönemini konu alıyordu. 27 Mayıs ve 12 Mart’ın sığdığı bu aralığa Kıbrıs sorunu gibi çeşitli konuların da dahil edildiği dizide siyaset ve aşkın uyumlu kimyası anlatıyı yönlendirdi. Bu noktada bir parantez açıp, yakın siyasi tarih hikâyelerinde aşkın her zaman işlevsel olduğunu belirtmek gerekir. Bu durum sadece Türkiye ile sınırlı değil.

‘Hatırla Sevgili’nin ardından 2009 yılında vizyona giren ‘Bu Kalp Seni Unutur mu’ filminin ‘Dilek Taşı’ ile aynı tarihsel dönemde geçtiği söylenebilir. Senaryosunu Nilgün Öneş’in yazdığı, yapımcılığını Mümtaz’er Türköne’nin yaptığı dizi, daha uzun olması planlansa da 17 bölüm sürdü. ‘Hatırla Sevgili’ dizisinin devamı olan dizide bazı ortak karakterlerin dışında yeni karakterler de yer aldı. Aşk yine başroldeydi. Özellikle ilk bölümleriyle daha çok siyasetin içine giren dizi, Diyarbakır Cezaevi’ndeki işkence sahnelerini çarpıcı bir şekilde anlatarak darbenin en çok özdeşleştiği sıkıntıyı gündeme getirdi.

Elbette ‘Seksen’ler ve ‘Doksanlar’ı da her ne kadar uzun soluklu olmasa da anmak gerekir. Her iki dizi de aşk ve ilişkilere yer verirken mahalle ve aileyi konu alıyordu ve bu yönüyle yukarıda bahsedilenlerden farklıydı. Çünkü aile ve mahalle etkinlikleri söylemi doğrudan yumuşatıp komediye dönüştürdü. ‘Çevremde Gül Oya’, ‘Sevgilimi Hatırla’, ‘Bu Gönül Seni Unutur mu’ ve şimdi de ‘Dilek Taşı’… Ortak noktaları bir müziğin sözlerine gönderme yapmaları ve politik romantik üslubu yansıtmaları. nostalji duygusu. Siyasi duruşları ve sözlerinin gücü farklılık gösterse de bu yapımlar dönem dramalarımız arasında mutlaka değerli bir çekirdek oluşturuyor.

MUTLULUĞU, DİLEK TAŞINI HABER VERİN!

Bu serinin son örneği olan ‘Dilek Taşı’nın konusuna biraz değinelim.

Mustafa’nın eşi Canan ise ağır hasta ve ameliyat olmazsa ölecek. Çaresizce para arayan Mustafa, kıdem tazminatını almak için lokavt ilan edilen fabrikaya gelir. Patron Yakup, Mustafa’yı kovuyor. Ancak Mustafa kararlıdır, geri döner ve kasadan parayı alır. Bu sırada çıkan kavgada Yakup yaralanır. Mustafa yardım çağırıp olay yerinden kaçarken, sesi duyan Yakup’un ağabeyi, fırsatı değerlendirerek yaralı kardeşini öldürüp kasayı boşaltır. Mustafa’nın elleri kanlı ve ceketinin cebinde de birkaç tomar para kaldı.

İstanbul’un öbür ucunda başka bir dünya yaşıyor. Evin küçük oğlu Sinan’ın doğum günü Rona Köşkü’nde kutlanıyor. Evin hizmetçisi Figen, çeşitli hediyeler alan Sinan’a ‘Çocuk Kalbi’ kitabını hediye eder. Evin hanımı Macide, Figen’in torununa olan yakınlığından rahatsız olur ve kadının aynı zamanda hizmetçisi olan anne ve babasını uyarır.

Mustafa 10 Eylül’de tutuklanır ve kızı Cemre yetimhaneye verilir. Mustafa’yı hapishanede, Cemre’yi ise yetimhanede zor günler beklemektedir. Yakup’un ağabeyinin tuttuğu fedailer cezaevinde beklerken kurum müdürü, hasta Sinan’ın tedavisi için Cemre’yi Rona ailesine evlatlık verir.

GERÇEKÇİLİK, DÖNGÜ ATMOSFERİ

Belli bir tarihi kesit kurgudan anlatılsa bile gerçeğe sadık kalması beklenmez; anlatımın doğası gereği bu alışılmadık bir durumdur. Çünkü anlatmak da saklamaktır, vurgulananın ve gösterilenin yanında engellenen, bir kenara itilen de vardır. Dönem dizilerinde doğal anlatımın doğası biraz daha dikkate alınır. ‘Dilek Taşı’ da darbe arifesi ve sonrasına yaklaşımıyla ele alınacak ve incelenecek. İlk izlenimler dizinin öncekilere göre daha az politik olduğu yönünde. İtiraz edeceksiniz: Azap var, hapishane gerçeği var, daha ne kadar politik olabilir ki! Bunların hepsi var ama dolgu malzemesinin ötesine geçmiyor; Üstelik ilk bölüm kaçınılmaz olarak genel durumun bir resmini çekmek için siyasi olayları çerçeveliyor. Kısaca az önce de belirttiğimiz gibi şimdilik onları bir kenara itmiyoruz. Şimdilik söylüyorum çünkü ilerleyen bölümlerde siyasete değinilmesi şüpheli. Hapishanedeki siyasi bağlar ve fabrika önündeki direniş sahneleri oldukça yüzeysel. İlk bölümü 12 Eylül’de sona erdiği için sokakta herhangi bir siyasi aktivite izleyemeyeceğiz ve dizi kısa bir süreliğine Rona Köşkü ve hapishanede mahsur kalacak.

İlk bölümde politik diyebileceğimiz kısım Yılmaz Güney’i de Mustafa’nın konulduğu hapishanenin prestijiyle görmemizdi. Toptaşı Cezaevi’nde geçen bu sahnelerde efsanelere ve tanıklıklara dayanarak Güney, hapishane müdürü kadar aktif olarak gösteriliyor. Ancak dizideki sanat eserlerinin ve yakın siyasi tarih araştırmalarının yetersizliği göze çarpıyor. Uzaklara gitmeye gerek olmadığı ortaya çıktı; Güney’in “Duvar” filmi izlenseydi cezaevi duvarlarındaki sloganlar ve bayraklar daha gerçekçi bir çerçevede aktarılabilirdi. Bu haliyle bir patchwork demetine benziyor. Mesela Yetenekli Çayan’ın fotoğrafının yanında sivri uçlu bir bayrak asılı. Çayan’ın fotoğrafının yanına “yıldız yumruğu” yapmak kimsenin aklına gelmedi mi? Sette hep bir solcu var, onu kimse uyarmadı mı? İlk bölümde sokaklarda herhangi bir yazıya rastlamamamız da ilginç. Dizide solun “cezaevlerine hapsolduğu” bir atmosfer algılanıyor.

Bu arada dönemin atmosferine dair pek fazla çalışma yapılmadığını da söyleyelim. İş minibüsle yapıldı. Reklam ajansının çalışma ortamı düzgün bir şekilde görüntüleniyor ancak logosu oldukça çağdaş görünüyor. Aslında tüm bu göstergeleri dizinin aşk dizisi şeklinde ilerleyeceği ve dönemini belli edecek çok fazla sahne içermeyeceği şeklinde yorumlayabiliriz. Bir aşk dizisinin atmosferle kurduğu ilişki, belli standartlar sağlandığı, çok fazla derinlik aranmadığı sürece sorun yaratmaz.

ANLATININ OLUMLU VE OLUMSUZ YANLARI

‘Dilek Taşı’ Yeşilçam sineması sadeliğiyle kurgulandı. Güzel ve korkunç, adresinize teslim ediliyor, gerçek hayattaki tesadüfler hayret verici, abartılar ise bir beygir gibi anlatının hizmetine koşuyor. Bu Yeşilçam dinamiklerinin her zaman işe yaradığı biliniyor ve ‘Dilek Taşı’ için çatışmanın başarıyla kurulduğunu da belirtmek gerekiyor. İlk bölüm hikayeyi anlatacağı için iki dünyanın zıtlıkları bolca tasvir ediliyor. Zengin sofrada ve tünelde yenen yemekler ve Cemre’nin deniz kenarı sahnesinin, Mustafa’nın tünelde suya battığı kısımla paralel kurgulanması anlatıyı güçlendirdi. Yeniden aile olmanın ve çocukla yeniden bir araya gelmenin temelindeki motivasyon zengin-fakir rekabeti etrafında şekilleniyor, izleyicimizin alışık olduğu çizgilere vurgu yapılıyor ve kahramanlar da buna göre yıllardır tanıdığımız karakterlerden seçiliyor. ve kimin satırlarını ezberlediğin.

Önce zengin tarafına bakalım. Evin kendine güvenen ve güzel oğlu Aras, kalpsiz ve sert huylu büyükanne Macide, hem alkolik hem de nevrotik Rüçhan ve entrikaya düşkün Suna… fakir insanlar. Zenginler siyaha, fakirler beyaza boyanıyor. Figen duyarlı ve asidir, Mustafa ise kızı için fedakarlık yapmaktadır… Figen’in nişanlısı Kenan ise fahişe ve kayıtsızdır. Nişanlısına “Figo” diyecek kadar pervasız olan bu Kenan bana İffet filmindeki şoför Cemil’i hatırlatıyor. Zenginler bilinçli, kötü kalpli fakirler bazen lümpen, bazen duyarlı ama genelde çaresiz…

Dizide bazı mantık hatalarına da tanık oluyoruz. Mustafa, cezaevinde tünel kazılan koğuşa düşer ancak henüz bıçaklanmıştır ve yarası tazedir. Ancak hızla işe gönderilir. Bırakın makul bir insanı, aklı başında bir insan bile bunu yapmaz. Tüneli ilk günden itibaren tanımadıkları bir mahkuma göstermeleri çok tuhaf. Mustafa Yılmaz Abi’nin güveni olsa da böyle bir ortamda onun güvenini kazanması gerekmez mi? Ayrıca zamanlamada da bir sorun dikkat çekiyor. Mustafa cinayeti 10 Eylül’de işledi. Darbe gününe kadar neler yaşandı? Bu kadar kısa süreye bu kadar çok olayı sığdırmak mümkün değil. Zamanı durdurdular, bir yandan da Mustafa’ya insanüstü bir çaba kazandırdılar! Yaralarına ve çektiği tüm eziyetlere rağmen her zaman çığlık atıyor ve çığlık atıyor. Her ne kadar bu sahneler bu duyguyu vurgulasa da bir süre sonra etkisini yitiriyor.

**

‘Dilek Taşı’ ilk bölümüyle 12 Eylül acısını değil, bir aşk hikâyesini anlatmayı amaçlıyor gibi görünüyor. Bazı tecrübesizlikler işin doğru dürüst yapılmadığını, üstelik buna hiç de gerek olmadığını ortaya koyuyor. Bakalım ‘Dilek Taşı’ memnuniyet mesajı verecek mi ama fazla siyaset yapmayacağını ve ‘Aşkımı Hatırla’ kadar hatırlatmayacağını varsayabiliriz.

haber-gordes.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
istanbul escort
istanbul escort
istanbul escort